Özgürlüğün Ve Sağlığın Kıymetini Bilmek

İnsanoğlu çiğ süt emmesi ile birlikte fazla pişmeyeceğini daha bebeklikten göstermeye başlar. Küçüklüğün saflığı yerini yetişkinlerin aç gözlülüğü alır. İnsanız, affet desek de iç sesimiz affetmesen de olur, ben yine de dalgama bakarım der. Ölümün olduğu bu dünyada, bu var oluş biçiminde, insanın ölüm yokmuş gibi yaşaması birçok şeyin de kıymetini bilmemesine neden olur.

Artık çoğumuz oynadığı oyundan kısa bir süre sonra sıkılmaya başlayan sıkılgan çocuklar ya da şımarık ergenler gibiyiz. 99 tane meziyet, 99 tane armağan gelse de önümüze biz daha yok mu deriz. İştahımız da keyif değil keyifsizlik üretir sonunda. Ellerinde telefonlar, önlerinde bolca boş zaman, önlerinde internet ve sayısız seçenek. Ama yine de öfleyip püfleyip ne yapacağını şaşırmış insan kirliliği.

Şükretmek, faziletli bir erdemdir.

Kaçımız başımızda bir gök, altımızda bir toprak olduğu için şükrediyor. Örneğin dünyanın yüzde altmışı, yani her on kişiden altısı, temiz su kaynaklarına ulaşamıyor hayatları boyunca. Biz ise eve çağırdığımız damacana su, on dakika geç kalınca kızılca kıyameti koparıyoruz. Sanırım insan kendi özgürlük alanına bariz bir şekilde kıstırıldığı için yine kendine ait olan kuru ve dengesiz gerçeklik dünyasında sıkışıp kalıyor.

İnsanın en büyük hatasıdır bu. Hep kendisinden daha iyi durumda olanlara özenir ve onları akıllarına getirir. Oysa kendisinden daha kötü olanları aklında hiç tutmaz. Sanki yoklarmış gibi. Bu da bakış açımızın ne kadar sakat olduğunu bize gösteriyor.

Şükretmenin İnsana Kattıkları 

1- Daha fazlasını istemek, daha fazlasını almak demek değildir: Evet, böyle bir ayrım var ortada. Siz istediğiniz kadar istemeye devam edin. Ne istemek elde etmeye yeter, ne de kimi durumlarda elde etmek mutlu eder. Çünkü elde ettikçe daha fazlasını istemeye programlanmış obur bir robot gibidir. İnsan her ne kadar en başta bana bu kadarı yeter dese de daha sonra potansiyelinin ve iştahının azılı dişleriyle hep daha fazlasını talep etmeye başladı.

Bugün önümüzde en az üç çeşit yemek var ama hiçbirini beğenmeyebiliyoruz örneğin. Daha fazlasını değil, daha azına kanaat önemlidir arkadaşlar. Bunun sonuçları da er ya geç iyi veya kötü olarak karşımıza çıkar.

2- Şükretmek, vicdanı bol bir uyku çekmektir: Şükreden insan, akbabalara özenmez. Başkalarının leşlerinden uzak durur. Sadece kendi hayatına ve ihtiyacına odaklanır. Şükreden insanın gözü haramda, eli yasakta olmadığı için her zaman için vicdanı rahattır. Bir acaba, bir ya olmasaydı duygusu yoktur kesinlikle içinde. Şükretmek, vicdanı bol bir uyku çekmektir. Yazın bunu bir kenara.

3- İnsana huzur ve sakinlik getirir: Gözünüz gerçekten yükseklerde ve daha fazlasında değilse her zaman için huzur ve sakinlik sizinle olur. Zira daha fazlasını isteyen ve elindekilerin kıymetini bilmeyen insan, sürekli bir yarış ve savaş halindedir. Ne yediği yemekten tat alır, ne de uykusu tatlıdır. Varsa yoksa icat ettiği yalan mücadelelerle bir kazanma hırsı. Varsa yoksa ben mükemmelim çığırtkanlığı.

4- Kıymeti bilinen her şey daha lezzetlidir: Az olsun öz olsun diye bir söz var dilimizde. Özün kaynağı çok belirgin bir şekilde gözlerimizin hizasında duruyor. Kıymediğini bilmediğin şey isterse tonlarca olsun, bize bir tat versin. Ama kıymeti bilinen ister sağlık ister özgürlük parçası olsun, insan gün gelir aldığı nefese bile şükreder. Düşününce alınan nefes bile bir şükür kaynağıdır çünkü. Fazla düşünüp az hisseden modern insan için bunlar kuru laf tabi sadece.

5- Yaşadığın zamanın tadını çıkarırsın: Kıymet bilmeyen insanlarda sürekli olarak bir sinirlilik halleri bir asabiyet gözlemlenir. Çünkü her zaman için fethedilecek yeni kaleler vardır onların zihinleri için. Her ne kadar bariz bir şekilde yanılgı içinde olsalar da onlar ödün vermezler. Kariyer peşinde, para peşinde, hatun peşinde bir ömürlerini tüketir dururlar. Gün gelir elden ayaktan kesilince ya da mahkum düşünce ise zamanında kıymetini bilmediği şeylerin ne kadar değerli olduğunu acı ve hüsran içerisinde anlar. Ama iş işten geçmiştir. Artık nafiledir.

Özgürlükler Neden Parayı Ve Zenginliği Kendine Çeker? özgürlüğün kıymetini bilmek aynı zamanda onu iyi bir şekilde kullanmak ve yönlendirmek demektir. O özgürlükler sayesinde çoğu zaman parayı ve zenginliği kendimize çekeriz. Bunun nedenleri ve nasılları ise yazımızın içerisinde sizi bekliyor. Hazır özgür ve sağlıklıyken hepinize güzel okumalar.

Sağlıklı olmanın kıymetini bilmeli.

Bir gün, sadece bir gün kendiniz ya da bir tanıdığınız için hastaneye gidip orada türlü durumlarda olan insanları gördükçe kendinize şunu demelisiniz: Bu insanlardan biri ben de olabilirdim. Kötü kader, şanssızlık ya da genetik bir sorun nedeniyle gözüm görmez, kulağım duymaz, elim ayağım tutmaz olabilirdi.

Ama biz bunu yapmıyoruz. Sağlık, sanki herkeste eşit bir şekilde dağıtılmış gibi davranıyoruz. Sonra da ekonomik tuzaklara kaptırıyoruz kendimizi. Öyle ya birileri çok zengin, birileri çok mutlu, birilerinin işleri tıkırında. Biz sağlıklı bir şekilde nefes alıyormuşuz, özgürmüşüz, bunların ne önemi, ne değeri var? Elbette ironi yapıyorum değerli dostlarım.

Gerçek Özgürlük Nedir? 

1- Acıktığında karnını doyurabilmek: Şimdinin çikolata beğenmeyen çocukları, annesinin yaptığı yemeklere burun kıvıran gençleri var. Pes doğrusu! Bu dünyada dakikada 5 kişi açlıktan ve açlığa bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybederken ve bu istatistiki bilgi tam olarak gerçeği yansıtırken, onlardan biri olmadığına şükretmek dururken sürekli şikayet eden, sızlanan insanlar. Belli ki insana özgürlük değer katmıyor. İnsanların asıl derdi canı ne istiyorsa onu yemek, hem de hemen. Ve özgürlüğü de bu bencil şımarıklıklarıyla sınırlamak.

2- İstediğin saatte uyanabilmek: Tamam, tamam biliyorum. Bu aşırı özgürlük olurdu. Ama benim gibi evden çalışan biriyseniz alarm saatiyle değil uykunuz dolduğunda uyanırsınız. Bugünün en büyük patronu alarmlar ve çalar saatlerdir. Onlar kalk borusunu üfler ve milyonlar aynı saatte sözleşmiş gibi uyanırlar. Bundan daha kahredici bir mahkumiyet biçimi yok gibi görünüyor.

3- Hırslardan arınmak ve hedeflere bilenmek: Hırsların çoğu mesnetsiz ve alt yapısız. Sırf başkaları istiyor diye isteyip duruyoruz. Kariyer planlarımız ve hırslarımız bizi öyle ele geçiriyor ki bir bakıyoruz onların kölesi olmuşuz sonunda. İsteklerimiz bizim kontrolümüzde ya da yönetimimizde değil. Ölüm bir saniyelik olay, hastalık bizi her an bulabilecek bir zehir iken hedeflere bilenmek ve gereksiz hırslardan korunmak gerçek özgürlüğün baş kalesi olarak insanın yanında dikiliyor.

İnsanın kurtuluşu özgürlükte ve bunun kıymetini bilmekte.

Ancak insan özgürlüğünün kıymetini bilirse fiziki ve manevi hapishanelerden kurtarabilir kendini. Bunun için elimizde kendi kendimize taktığımız kelepçelerden kurtulmalı ve her daim önümüze bakmaya devam etmeliyiz. Henüz sağlığımız yerindeyken, kolumuz bacağımız tutuyorken bu dünyaya mirasımızı bırakmalı ve Allah’ın huzuruna özgür bireyler olarak çıkmalıyız.

4- Cebinde üç kuruş olsa da gülümsemeyi bilmek: Evet arkadaşlar, gerçek özgürlük o, bu, şu değil. Gerçek özgürlük, cebindeki paraya bağlı olmadan gülmeye devam etmektir. Hem de inadına, hem de tüm kötü şeylere karşın! Cebinde milyarlar olup da kaskatı durup sinir krizleri geçiren insanlardan olmak size ne özgürlük ne de sağlık katacaktır.

Kıymet, bilindikçe artar. İnsanın özgürlüğü ve sağlığı yerinde olsun yeter. Gerisi dünya hali. Gerisi basit birer ayrıntı.

Yorum yapın