Çalışanlarınızın Doğal Kişiliğini Değiştirmeye Çalışmak Neden Tehlikeli?

Merhaba! Bu yazımız ilk başta sadece patronları ilgilendiriyor ve onların ders çıkarması gereken noktaların altını çiziyor gibi görünse de aslında herkes için. Çünkü herkes aynı zamanda bir çalışan ve herkesin içinde bir müdür, bir baş olma isteği olduğu için herkes aynı zamanda bir patron adayı. Baş ol, istersen soğan başı ol ama yine de baş oldu deyişimiz bize bunları öğütlüyor ve de gösteriyor zaten.

Ancak ne olursan olsun baş ol tanımı ve deyişi bir noktada yetersiz. Eğer bu atasözümüzü kaale alıp onun yolunda yürürsek belli başlı noktaları gözden kaçırmış ve yetersiz davranmış oluruz. Baş ol da nasıl olursa olsun deyişi tehlikeli bir söyleyiştir. Nasılsa patron oldum, çalışanlarımı istediğim gibi kontrol eder, yeri geldi mi bir güzel ezerim gibi bir yaklaşımı ima ediyor çünkü bu yaklaşım. Önemli olan patron olmak değil, nasıl patron olunacağını bilmektir.

Bunun için bu konuda binlerce sayfa kitaplar yazılmış, yazılmaya da devam ediyor. Patron olma sanatı gibi kitapların yanı sıra, patrondan kurtulma sanatı adlı seri halde çekişmiş komedi filmleri de bulunuyor.

Patrondan kurtulma sanatı filmi ismiyle müstesna ve derin anlamlara sahip bir yapım. Zira siz kurtulunması gereken değil takdir edilmesi, feyiz ve örnek alınması gereken bir patron olursanız işinizde de yöneticiliğiniz de başarı kaydetmiş sayılırsınız. Öbür türlü, herkesin nefret ettiği, yaka silktiği, ofis içinde bile köşe bucak kaçıp saklandığı bir patron olmak önem kazandırmaz size.

Empati Yoksunu Patron Ya Da Çalışanlarla Baş Edebilme Yöntemleri adlı makalemiz empatinin de patron olmak ve o patronluğun sürdürülebilirliği açısından ne kadar gerekli olduğunun altını kalın çizgiler çekiyor. Eğer iyi anılan ve saygı duyulan bir patron olmak istiyorsanız, çalışanlarınızın doğal kişiliğini ve karakteristik özelliklerini değiştirmeyi denememelisiniz bile.

Çalışanlarınızı doğal ve özgür bırakın!

Çalışanlarınızın İnsan Mı Olmasını İstiyorsunuz Kukla Mı? 

Güzel soru değil mi? Eğer evet ben bir patronum ve benim borum öter diyorsanız zaten herhangi bir akademik çalışma okumaya tenezzül etmeden kafanızın dikine gitmeye devam edebilirsiniz. Ancak ben bir patronum ve bu benim yeni bir aşama. Bu aşamada nasıl davranırsam daha çok sevilen ve saygı duyulan, aynı zamanda da çalışanlarıyla birlikte gün be gün yeni başarıla imza atan bir patron olabilirim sorusunu soruyorsanız doğru adrestesiniz.

Çalışanlarınız sizin gibi düşünecek, sizin gibi davranacak karakter özelliklerine sahip olursa, yani zorla bunlara sahip atanırsa sizden herhangi bir farkları kalmayacak demektir bu. Böyle bir durumda çalışanlarınız değil kuklalarınız olacak demektir. Kuklalarla, özgür ve özgün işlere imza atan bir şirket inşa etmeniz ve geliştirmeniz hiç de mümkün değildir.

Çünkü kuklalar, özgür değildir. Üstlerindeki görünür ya da görünmez iplerle oynatılır dururlar. Tek adamcılık tek bir beyinle bir sürü organizmayı yönetmek demektir. Halbuki ne kadar çok beyne sahip olursanız o kadar çok işletim mekanizmasına sahip olursunuz. Bu da yaratıcılık ve ürün / hizmet ekseninde sonsuz enerjiyi yakalamak demektir.

Çalışanların doğal kişiliklerini değiştirmeye yeltendiğiniz takdirde özgürlükçü kimlikten hızla uzaklaşmış bir kukla oynatıcısına dönüşmüş olacaksınız. Bunun sonuçları ise hiçbir zaman parlak olmayacaktır.

Bir patron aslında nasıl olmalı (5 adet kriter) ? adlı yazımız çalışanların doğal kişiliklerini değiştirmek yerine onları iş yaşamına ve üretim merkezlerine adapte ederek iş piyasasında nasıl bir çoğulcu anlayışa sahip olunması gerektiğini patron ve çalışan bazında ele alıyor. Bir patron nasıl olmalıdır sorusu 5 adet kriter ile birlikte sadece parlak fikirler farkıyla burada.

 

Doğal Kişiliğin İşe Katkıları Nelerdir? 

  • Özgün içerik, özgün üslup. Bir üretimi ve hizmeti öne taşıyan faktörler bunlardır. Eğer doğal kişiliğiyle işine kendisini tam olarak veren kişi tamamıyla orijinal ve renkli işlere imza atma şansı yakalamış demektir.

 

  • Şimdi nasıl ki bir tabloya bakarak aynısı çizmenin başarısı sınırlı ise, sıfırdan bir tablo çizmenin başarısı da bir o kadar sonsuzdur. Tarihe damgasını vurmuş ünlü ressamlar, taklitçi değil, kendi kişiliklerini koruyabilmiş ve sanat eserlerine yansıtmayı başarmış kişilerdir. Siz de bir patron olarak işinizi dev ve henüz hiçbir şey çizilmemiş bir tablo olarak görebilirsiniz. O tabloya her çalışanınız sizin istediğiniz renklerde ve çizimlerde resimler karalarlarsa bunun piyasadaki karşılığı tek renklilik olacaktır.

 

  • Doğal kişiliğin işe yansımasına izin vermediğiniz sürece topluca galibiyeti kutlamak yerine, tek başınıza kendi kişisel mağlubiyetinizin yasını tutarsınız.

Lider Vasıflı, Zeki İnsanların Madde Madde 8 Özelliği bu makalemizi okuduktan sonra lider vasfı taşıyan insanların hangi özellikleri taşıdığını 8 maddede öğrenecek ve bu sayede doğal kişiliğin patronların da çalışanların da vazgeçilmez bir unsuru olduğunu özgürlük ve rahat hareket etme alanı içerisinde kavrayacaksınız. Şimdiden iyi okumalar.

Doğal kişiliğini değiştirmeye çalıştığınız her çalışan, mahkum gibi hisseder.

Doğal Kişilik Tahribatı: Kopya ve Taklit İşler 

Doğal kişilik, bir imzadır. Nasıldır ki her insanın parmak izi bile farklıdır, öyle düşünün. Bununla birlikte her yerde kendi imzasını, kendi bakış açısını görmek isteyen patronlar da yok değildir. Bu tipteki kişilikler, çocukları olunca kendilerinin tıpatıp aynısı olsun isterler. Yine bir şekilde bir yere kazara patron olurlarsa doğal kişiliklerin ve özgür izlenimlerin kökünü kurutmak adına çalışmalara hız kesmeden devam ederler.

Bunun sonucunda başarısızlık kaçınılmaz olarak zuhur eder. Kopya ve taklit işler alır başını gider. O patron, o yönetici, o müdür kendisini dünyanın en orijinal, en parlak fikirli şahsı sandığı için sanır ki, istediği gibi üretimler yürütülsün, fikirler uygulamaya geçilsin, biz de kazanalım.

Öyle bir kazanç şekli yok sevgili parlak fikirler okurları. Kopya ve taklit işleriyle anca hayatta kalacak kadar para kazanabilirsiniz. Pastanın büyük dilimini ise her zaman cesur, cüretkar ve doğal kişiliklerin kıymetini bilen patronlar yer.

 

Siz Özgürseniz Çalışanlarınız da Özgür Olacak! 

Doğal kişiliklerini değiştirmeye çalıştığınız her insan, çok geçmeden ofisine, iş yerine kimi maskelerle gelecektir. Sizin istediğiniz hatta emrettiğiniz, bir şekilde dikte ettiğiniz yüzleriyle çalışanlar, istemeden, adeta zorla çalıştırılan köleler gibi hareket edecektir.

Zira insanların doğal kişilikleri, mizaçlarını oluşturur. Ve mizaçlar asla değişmez. Çünkü genlerine işlemiştir. Genetik kodlar ile birlikte herkesin, tıpkı parmak izlerinin farklı olması gibi, olayları ele alış biçimi, üretim teknikleri farklıdır. Bu farklılık değil, asıl rahatsız edici olan tek tip bir üretim modeline tek tip çalışanlarla geçmeye çalışmaktır.

Siz özgürseniz çalışanlarınız da özgür olacak. Yürüme, giyinme, konuşma biçimlerini sırf sizi rahatsız ediyor diye (hem niye birini rahatsız etsin, çok da aşırı olmayan dışa vurum biçimleri?) değiştirmelerini istemek bir tür cezalandırma yöntemidir. Ve ceza sistemi olan bir işletmede başarıyı yakalamak, bu yeni yılda kırmızı kar yağmasını beklemekle eş değerdir.

Doğal kişilikleri, insanların doğum lekeleri gibidir. Ne kadar üstünü kazakla, çeşitli kumaşlarla örtmeye çalışsanız da o doğum lekesi her zaman orada kalacaktır. Her zaman orada kalacak olan şeyi silmek, tarumar etmek yerine, onu yeni şekiller vererek ve iş disiplini ile birleştirerek onu sahici ve yeni işler başarmak! İşte asıl meseleniz bu olmalıdır.

Yeni ve bambaşka bir konuda yeniden görüşünceye kadar ”doğal” kalın!

Yorum yapın