İş Kurarken Paranoyaklık Dozunu Ayarlayın

Yazımıza bir sloganla başlayalım öyleyse. Herkes rakibiniz olabilir ama düşmanınız asla. Dünyada da ülkede de paranoyaklık giderek yaygın bir hale geliyor. Hem tıbbi, hem psikolojik hem de sosyal açıdan. Bir paranoyak sözü kendisini ve hastalığını yüceltmek adına şöyle der: En sonunda sadece paranoyaklar hayatta kalır!

Şimdi bunları geçelim ve neden yavaş yavaş paranoyak olduğumuza bir değinelim. Hani sosyal medyada çokça söylenen ve epey komik olan bir ifade var. Allah göstermesin dediğim her şey Full Hd izledim söylemidir bu. Haha ne kadar komik değil mi? Ancak bu komik lakırdının altında bir de kocaman ve şaşılası bir tespit yatmaktadır. O da şudur ki, paranoyaklığın ana nedeni tam olarak bu söylemin altında yatmaktadır. Şimdi lafı fazla uzatmadan gerek iş yaşamında gerekse sosyal hayatta paranoyaklığın nedenlerini, tıbbi terimlere çok fazla bulaşmadan açıklamaya ve aktarmaya çalışalım.

Psikolojik Hastalığı Olanlara İş Önerileri paranoya da bir psikolojik rahatsızlıktır. Hem de en şiddetlisi, en beterlerinden biridir. Paranoyakların yapabileceği işlerde şu yazımızda sıralamıştık. Eğer kimseye güvenmiyor, herkesi önce rakip sonra düşman olarak nitelendiriyor ve algınızda bu yanılgıları bir türlü açıklığa kavuşturamıyorsanız yapacağınız tek şey yalnız çalışmak olacaktır. Ve mümkünse evden. Böylece güven duymayacağınız tek şey apartman yöneticisi ya da evdeki kedi olacaktır.

Paranoyaklığın Nedenleri 

  • Birinci neden o komik sözün altında yatan tespittir. Tıpta buna post travmatik olaylar denir. Hani Allah göstermesin dediğimiz şeyin kat be kat büyüğünü yaşarız ve sonra paranoyaklık sahasına adım atmış oluruz. Yaşadığımız çok acılı ya da sancılı bir olaydan sonra bizde şüphe devreleri başlar. Uykudan uyandırılıp nöbete kaldırılan askerler gibi, şüphelerin, kaygıların gölgesinde kendi uykularımızdan kendimizi kaldırır paranoyaklık nöbetlerine silahsız, savunmasız kalkarız.

 

  • İş dünyasına yediğimiz bir kazıktır bizi paranoyak yapan. Dost kazığı da denir buna sosyal yaşamda. Hiç beklemediğimiz birinden sırf üç kuruş için, onun çıkarları yerini bulsun diye yediğimiz kazıklar bizi önce temkinli, sonra dozunu ayarlamayıp paranoyak yapabilir. Artık senden de bunu gördüm ya deriz karşı tarafa, artık herkesten her şey beklenebilir o halde! Kazıklar, attığımız değil yediğimiz nice kazık, bizi bu hale sokar.

 

  • Bunun dışında dünyamız da artık pek güvenilir bir dünya değil. Her an her şey olabiliyor. Hele ki Türkiye iyisiyle kötüsüyle tam bir sürprizler ülkesi. Böyle olunca da insanın her şeye hazırlıklı olması gerekiyor. Ama bu hazırlanma evresi dozu aştığı takdirde anında kendini paranoya olarak gösterip tescilliyor.

 

  • Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz. Bir gün bir şehre, bir bombaya bir saldırı ihbarı geliyor. Adı olmayan başka bir gezegenden bir ülke burası. Herkese silahlanın ve beklenin deniyor. Adamın biri silahını falan alıp balkonunda mevziye yatıyor. Üstünden haftalar, aylar geçiyor. Gelen giden yok. Ülke normal huzuruna, gündelik rutinine, sağlıklı geleceğine kavuşmuş. Ama bizimki hala gün gece, yaz kış demeden balkonda siper almış bekliyor. İşte bu artık temkin alanında paranoyanın sahasına geçişin resmi işaretidir. Ortada fol yok yumurta yokken kafasında kurduğu dünyanın kafasından icra ettiği gerçekleriyle gerçeğe hiç de uygun olmayan şekilde hareket eder.

Baskıcı Ortamlar Neden Uzun Vadede Ekonomiye Zararlıdır? paranoyaklar belli oranda baskıcı tiplerdir. Neden derseniz? Kafalarındaki gerçeklik algısı ile dış dünyanın hakiki gerçekliği her zaman bir çatışma ve çelişki halindedir. Bu da iş dünyasında personelle müdür, işveren ile işçi arasında her zaman kopma noktaları çıkartır. Çünkü iletişim ve ilişkiler sıfır düzeyine çekilmiştir. Baskıcı kişiler ve baskıcı ortamların neden uzun vadede ekonomiye zararlı olduğunu yazımızın tamamından çıkarabilir ve yolunuza öyle devam edebilirsiniz.

Şimdi size iş dünyasında paranoyak olmanın ezici ve kıyıcı sonuçlarını açıklayacağız.

İş dünyasında herkes rakibiniz olabilir. Ama bu, onların düşman olduğu anlamına gelmez.

İş Dünyasında Paranoyak Olmanın Kıyıcı Sonuçları 

  • Bir şirketteseniz. Üstelik şirket sizin. Sizi getirip götüren bir arabanız ve şoförünüz var. Herkes önünüzde el pençe. Süper. Buraya kadar her şey yolunda. Ancak şimdi iş kurma aşamasına geri dönelim. İş kurarken nelere dikkat ediyorduk? Eski yazılarımızı okuyanlar biliyorlar ki iş kurma aşamasında, birlikte kuracağınız ve ilerleyeceğiniz insanlarla aranızda karşılıklı güven duygusu ön sıralarda yer alır. Ancak siz şüphe dozunu aşıp artık paranoyak çizgisine taşındığınızda kimseye güvenmemeye başlarsınız.

 

  • Peki şimdi biraz empati yapalım. Siz ne iş başarırsanız başarın, yaptığınız işten memnun olmayan, her şeyin altında bir bit yeniği arayıp her başarıya bile bir kulp takan bir çalışma arkadaşınız ya da patronunuzla çalışmak istersiniz? İsteseniz bile ne kadar buna katlanabilirsiniz. Paranoyaklar, asla yapılan hiçbir şeyden tam anlamıyla memnun olmazlar. Çünkü her zaman bir tehlike ve düşman vardır. Ve bu tehlike ve düşman çoğu zaman ilkin kendi şirketinin içinde başlar.

 

  • İş kurarken ve iş yaparken elbette ki rakipleriniz de olacaktır. Ancak her şeyin bir raconu, bir kurallar bütünü var. Sen rakibine düşman muamelesi yaparsan, onları hiç yapmadıkları şeylerle suçlarsan, ahlaki değerini yitirmiş, kendi saygınlığını kendi imal ettiğin dinamitlerle bir güzel patlatmışsın demektir. İş dünyasında ilerlemek için rakibine güvenmek zorunda olmasan bile saygı duymak zorundasın kendilerine. Paranoya ise kendi canınını düşünen bencil bir organizmanın sınırlarından ibaret olduğu için başkalarının sınırlarını umursamaz. Bu da iş dünyasında yavaş yavaş batağa saplanmak olacaktır.

 

  • Paranoyaklık zihinsel olduğu kadar nörolojik ve fiziksel olarak da çıkmaza sokar insanı. Kişi sağlıklı düşünemediği gibi sağlıklı beslenememeye sağlıklı uyumamaya da başlar. Her yemek zehirli olabilir. Ya da midesini kötü yapabilir. Kaygılar uç uça eklenerek bir kabuslar efektine dönüşebilir. Yarım uykular, yarım beslenmeler, sürekli kaygı ve korku ünitesi üreten bir beyin, bırakın iş üretmeyi gündelik hayatındaki rutinlik şeyleri bile becerememeye başlar. Şirket iflas bayrağını çekmeden, siz bir insan olarak, bir zamanların sağlıklı bir insanı olarak sağlık açısından iflas bayrağını çekmeye başlarsınız.

İş Kurarken En Zor Zamanda Dayanabilmek İçin Taktikler elbette ki iş kurarken insanın artık canına tak ettiği, dayanamayacağını düşündüğü safhalar gelecektir. Zaten bu gibi durumlardır insanı huzursuz ve paranoyak eden. Ancak korkmayın. Parlak fikirler her zamanki dost gülümsemesi ve arkadaşça hisleriyle yanınızda. İş kurarken en zor zamanda dayanabilmek için sizler için bulduğumuz ve sıraladığımız taktikler, başka hiçbir yerde bulamayacağınız biçimde, sadece parlak fikirlerde.

Paranoya, cüceyi deve gibi gösterir size.

Biraz Şüphe Biraz Güven 

Bu, biraz yemek tarifi gibi oldu ama gerçek bu. Biraz şeker biraz yumurta, alın size hayatınızı ve işinizi kurtaracak güzel bir pasta. İnsanlara biraz şüphe ile, biraz da güven ile yaklaşmayı bilin. İnsanlar, siz onlara şüphe ile yaklaşsanız bile göstermelik olarak güven gösterdiğinizde sizinle iş yapmak isteyecektir. Neden mi? Çünkü güvenilmek, gurur okşayan bir histir. İşte bu hissi onlara yansıtın ve gerisini bırakın onlar halletsin.

Biraz şüpheden ise asla vazgeçmeyin. Çünkü mevcut piyasada iş dünyası dediğimiz şey bir çakallar sofrasıdır. Aman aklınıza mukayyet olun ve iş kurarken de geliştirirken de aklınız hep sizinle olsun!

Yorum yapın