Zor Anlarda En İyi Şekilde Hızlı Karar Alabilmenin Yolları

Hayat, verdiğimiz kararlarla şekillenir. Büyük resmi görmek isteyenler zamanında verilen kritik kararlara bakabilirler. Ya da mesela ülkemizde en fazla eleştirilen şey hakem kararlarıdır. Hayatımızı da bir maç olarak görürsek, verdiğimiz kararlarla oyunun skoruna doğrudan etki edebiliriz. Sonrasında ise illa ki hayatımızın bir tarafı bizi eleştirecektir. Sen karşı tarafı tuttun diye. Bu, kırık dökük sesiyle, bir serzenişler, bu sitemler, bu ağır ithamlar, geride bıraktıklarımızın yankısıdır.

İnsan ne olursa olsun arkasına dönüp bakmadan ilerlemeyi bilmeli. Bir karar iyidir, kötüdür, yerindedir, yersiz, buna en adil hoca olan zaman karar verecektir. İnsan, karar vermeyi öğrenemeyebilir. Zira bazı şeyler pozisyon gereğidir ve hayatınızın hakemi olan sizin yorumlarınıza açıktır. Siz penaltı kararı verirsiniz, oysa adam kendini düpedüz atmıştır.

İnsanın öğreneceği yegane değer, ne olursa olsun aldıkları kararlardan asla pişmanlık duymaması gerektiği olmadır. Çünkü hiçbiri hayatlarımızın, işlerimizin ve kararlarımızın sultasında bir profesör, bir uzman değiliz. Asla da olamayacağız. Çünkü her karar bir tercihtir. Ve uzun vadede kimse sizi yargılayamaz verdiğiniz kararlardan ötürü.

Evet bazı alınan kararlar hiç şüphe götürmeyecek şekilde yanlış olabilir. Önemli olan en zor zamanlarda, en çıkmaz sokaklarda olabildiğince en az hasarı verecek olan kararı verebilmektir. Bunun ise bir okulu yok. Henüz yok. Ne güzel olurdu değil mi, ”Karar Verme Kursları’‘ düzenlenseydi. O zaman herkes hayatının merkezinde, iş yerinin toplantı salonlarında en doğru kararları en reel hızda verirdi. Dünyamız da bir şirinler köyüne dönerdi.

Fakat gerek içinde bulunduğumuz dünya, gerekse ruhumuzda tuttuğumuz iç dünya ne bir şirinler köyü, ne de bir çizgi filmler dünyası. Yaşadığımız dünya hatalı kararlardan doğru kararları çıkardığımızda ortaya çıkan çarpık tablo.

Kaldı ki insan oğlu kendi cennetinden bile verdiği hatalı bir karar neticesinde kovulmuş ve dünyaya, sürgün yerine gelmiştir. Yasak meyveyi yemek, evrensel bazda insanın yaşam sınavına kırık bir kalemle, hataların en büyüğü bir kararla başlamasına neden olmuştur. Şimdi size sırasıyla insanın karar vermesini zorlaştıran üç evreyi bildireceğiz. Akabinde de hızlı ve doğru karar alabilmenin yollarını elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce ifade etmeye çalışacağız. Hazırsanız başlayalım pek kararsız parlak fikirler okurları.

Bir Çalışanı Ne Zaman Atmaya Karar Vermelisiniz? verilen en zor ve çoğu zaman da hatalı olan kararların başında bir çalışanı atmak yer alır. Çoğu zaman patronlar ve şirket sahipleri ya duygularına fazlaca yenik düşerek atması gereken çalışanları şirketlerinde tutmaya devam ederek hem diğer çalışanlarına haksızlık ederler hem de kendi şirketlerine kendi elleriyle zarar verirler. Ya da tam tersi, abartı bir soğukkanlılıkla birçok çalışanının fişini haksız yere, yok yere çeker. Kararlar demiştik. Hangi pozisyonda, hangi mevkide olursanız olun, kararlarınıza dikkat etmek uzun vadede hem başka insanların hayatları üstünde hem de kendi adınıza önem teşkil etmektedir.

Her yolun sonunda bir yol ayrımı sizi bekliyor.

Karar Vermeyi Zorlaştıran Zor Anlar Ve Çeşitleri 

1- İnce İşler: 

Her ne kadar bir erkek için ilk başta cennet görüntüsü verse de aslında yaşayan bilir diyeceğimiz türden ince işler vardır. Mesela iki kadın arasında kalmak. Birini her ikisini de daha fazla incitmeden tercih etmeyi bilmek. Bu bazen sevgililik için bazen de evlilik için olabilir. Düşünsenize hayatınızda ihtimal olarak iki kadın var. Biriyle evlenecek, birini çocuklarınızın annesi kılacaksınız. Bu kararı vermeyi zorlaştıran ince bir işçilik gerektirir. Kalbin de beynin de ince işçiliği.

Ünlü şair Sunay Akın’ın üstüne şiir yazdığı bir durumdur bu. ”Ve ben elimde taze bir karanfil, kaldım iki kadının arasında.’ dizesi bize sadece tek bir ince işi söyler. Bunun gibi yüzlerce çeşit ince işler vardır karar vermemizi zorlayan. Bu da zordur ve çoğu zaman insanın başını ağrıtır. Çünkü insan yarımdır ve böylesi ince işlerde verdiği kararlar da ne doğru ne yanlış olarak onu bir bütüne taşımak şöyle dursun, yarımlığından biraz daha eksiltir.

 

2- Zaman Odaklı Kararlar: 

Bir takvimin tüm kalıplarına sığdırılmış kararlar. Karşı taraf arar ve çabuk karar, vaktimiz daralıyor. Çoğu kararı hayatımız boyunca sanki çok sevdiğimiz bir insan kaçırılmış da onun kararını vermeye çalışıyormuşuz gibi veririz. Polise mi haber verelim istenilen fidyeyi mi toplamaya çalışalım.

Zamanın sıkışıklığı insanı bertaraf eder. Sanki doğru karar verilmezse geriye doğru sayan zamanın içinden bir saatli bomba çıkacaktır. Mühlet verirler bize. Bir hafta için o mu bu mu diye sorarlar. Bunlar insanı hem zaman hem tercih açısından geren şeylerdir.

Ev Almak İçin En Uygun Zaman Hangisi insanın hayatı boyunca verdiği en zor kararlardan biri de ev alma arifesidir. Ev almak, içinde yaşanılacak, orayı yuva yaptırılacak bir süreci işaret eder çünkü. Pazardan iki kilo meyve almaya benzemez. Bu nedenle verilen zor kararların başında gelir. Evi ne zaman alacağız? Nereden alacağız? Hangi kattan, hangi muhitten alacağız? Neyse ki parlak fikirler ve ev almak için en uygun zamanın ne zaman olduğunu söyleyen para metreler var. Şimdiden güzel okumalar.

3- Radikal Değişikler: 

Örneğin iş değişiklikleri. Ya da iş yeri değişiklikleri. Çoğu zaman bir bakarız bir dükkan bir şey satarken kendini dönüştürmüş. Başka bir şey satmaya başlamış. Bu radikal değişiklikler sizi hakem değil teknik direktör yapar hayatınızda. Öyle bir oyuncu sokmalısınız ki sahaya yaptığınız en radikal değişiklik bile sonucu sizin lehinize değiştirmeyi bilsin. Ancak görüyoruz ki çoğu zaman bu radikal değişikliklerin gölgesinde verilen kararlar, insanın kendi kalesine gol atmasından başka bir işe yaramaz.

Oradan mı gitsem şuradan mı?

Hızlı Karar Alabilmenin Yolları Nelerdir? 

  • Müsterih olmak: Alınan en zor, en duygusal kararlarda bile müsterih olmayı, soğukkanlı kalabilmeyi başarmalı insan. Bunun için gerekirse beyninin derinliklerine inmeli ve kendi algısına hükmetmelidir. Biz Türk insanı olarak epey duygusal kararların adamıyız. Şirketimize, işletmemize bile bizim ihtiyacımız olan adamları almak yerine, yazık adamın işe ihtiyacı varmış öyleyse onu alayım vizyonuyla alabiliyoruz. Almanlar ya da İngilizler kadar soğukkanlı olabilseydik şu an ülkecek bambaşka bir yerlerde olabilirdik.

 

  • Odaklanarak düşünmek: Çoğu kararı da alelade alırız. Sanki hiç mühim değilmiş gibi, onun önemini kendi aldığımız kararın yüzeyselliğiyle törpüleyerek, hatayı umursamazlığımızla yaparız. Çünkü yeteri kadar odaklanamayız. Televizyon izlerken karar alırız. Duş alırken. İki lafın arasında. Bu da hataların ve zaman kayıplarının başlangıcı olur.

 

  • Sonrayı değil şimdiyi düşünmek: Ben bu kararı veriyorum ama sonra ne olacak? Bir ay sonra ne olacak, iki yıl sonra ne olacak? Bu sorular sizi muhtemelen bir yere taşımaz. Bunun yerine şimdiyi düşünmeli, şimdiyi onarmalısınız. O nedenle yarını yarına bırakıp şimdinin kararlarını şimdi vererek en azından günü kurtarmaya bakın. Bu bakışta büyük oranda bir önem bulacaksınız.

 

  • Fikir almak ama o fikirleri etkisi altında kalmamak: Aldığınız kararlardan önce mutlak surette fikir almaya bakın. Ancak en nihayetinde sonuç olarak son sözün, son kararın sizde olduğunu da unutmayın. Seyirciye sorma joker hakkı önemlidir ama son kararınız mı sorusuna da cevap verecek olan sadece sizsiniz.

Yorum yapın