Şirketler Mi Yoksa Devletler Mi Kazanacak?

Bu soruyu elbette ki ekonomik açıdan soruyoruz: Şirketler mi yoksa devletler mi kazanacak? Şirketlerin zaman geçtikçe çok daha güçlendiği ve ülkedeki birçok şeye karar verme konusunda baskın olduğunu biliyoruz artık. Eski Türk filmlerinden holding sahibi zengin iş adamlarının nasıl racon kestiğini, nelere kadir olduğunu abartılı ve karikatür de olsa görmüştük.

Dünya güçlerinin arkasında büyük ailelerin ve büyük şirketlerin olduğu da aşikar. Şimdi kısaca şirketlerin geleceğine bir göz gezdirelim ve konumuza genişlik katalım.

Şirketlerin Geleceği Nasıl? 

Buradan bakınca şirketlerin bir ordu kadar donanımlı ve alt yapılı olduğunu görmek mümkün. Özellikle tekelleşme yolunda emin adımlarla ilerleyen ve sistem olarak da maddi dayanak olarak da gövde gösterisi yapacak kadar güç kazanmış şirketler bugünümüzde söz sahibi oldukları kadar gelecekte de karar mekanizması şeklinde tezahür ediyorlar.

Bizi şirketler yönetiyor diyebiliriz. Zira serbest pazar piyasası ve buna dair güdülen ultra liberal anlayış şirketlerin birçok alanda söz sahibi olmasına yetiyor. Bugün bir ürünün ne kadar fiyatta satılacağını belirlemek sadece şirketlerin elinde. Devlet sadece belli konularda alt ve üst sınırlar çizebiliyor. Uyarı mahiyetinde.

Yani bunu Rtük ve özel televizyon yayını kuruluşlarınca örneklemek mümkün. X kanalı, belli başlı, elbetteki devletin koyduğu kurallara uymak suretiyle kendi kanalında istediği şeyleri yayımlamakta özgür. O nedenle içinde bulundurduğu güç dengesi bakımından şirketlerin söz söyleme hakkı, karar verme tercihi ve içinde bulundurduğu güçlerden yola çıkarak onların devletten daha fazla güçle donatıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Gelecek Dev Şirketlerin Mi Yoksa Küçük İşletmelerin Mi? daha önce şirketleri küçük işletmelerle kıyasladığımız bir yazı hazırlamıştık. Söz konusu şirketler olunca karşılaştırma yapmak kaçınılmaz oluyor böylece. Geleceğin dev şirketlerin mi yoksa küçük işletmelerin mi olduğunu sorduğumuzda cevap aslında otomatik olarak daha soru sorulduğunda verilmiş oluyor.

Gelecekte dev olanlar kazanacak. Kapitalizmde ise devlet gücünü feodalite ya da krallıklar gibi ordu, polis güçlerinden değil ekonomisinden alır. Ekonomisi güçlü olan devletler, her zaman için bir adım daha önde olacaktır.

O nedenle eskisi gibi kimin ne kadar gelişmiş ordusu varsa, gelişmiş istihbaratı varsa o kazanacak diye bir kaide yok artık. O devir Fransız ihtimalinin başlangıç noktası ve akabinde gelen medya devrimiyle birlikte o devir daha çok algı yönetimi ve mali – iktisadi gelişimlerle kendini gösterdi.

Ekonomik krizlerden her zaman şirketler en az etkilenen olur. Bu da onları ”kazanan” yapar.

Şirketlerin Gücü 

Jonah Hill adlı ünlü Hollywood oyuncusunun çektiği son film olan War Dogs adlı film Türkçe’ye vurguncular adıyla çevrildi. Orada Amerikan Hükümetine silah ve mühimmat sağlayan özel, pek özel bir şirketin kurulma, yükselme ve çöküş dönemi anlatılıyor. Sanırım şirketler mi kazanacak devletler mi sorusuna vereceğimiz en doğru, en reel ve en güncel yanıtlar bu filmin içinde saklı.

Orada ana karakter, savaşı bir sektör, bir ticaret olarak tanımlıyor. Ki bunda da haklı. Bir yerlerde savaş oluyorsa, bilinmeli ki birtakım şirketler o savaşın başlangıcından sonuna kadar, hatta savaş bittikten sonra ekstra bir parantez olarak bol bol kazanıyor. Zira devletin mermisini dahi Amerika gibi büyük ülkelerde özel şirketler sağlıyor, üretiyor.

Nasıl bir yayın evi bir kitabın basılma, kapak tasarımı, dağıtımı ve satışından sorumlu. Aynı şekilde şirketler de bir merminin, bir silahın kaç adet üretileceğini, kimlere nasıl aralıklarla dağıtılacağını belirleyebiliyor. Savaşın bile bir ekonomi oluşturup – kaldı ki bu en büyük ekonomilerden biridir – hiçbir savaş boşu boşuna çıkarılmaz – nasıl birilerini memnun ettiğini görüyoruz film boyunca.

Büyük Çaplı Bir Şirketi / İşi Çok Az Çalışarak İdare Etme Sanatı adlı makalemiz de bu konuda sizlere teknik bilgiler verecek. Büyük çaplı şirketleri en az giderlerle yürütmek için evvela kendi enerjinizin tasarrufunu yapmalısınız. Çok az çalışarak büyük çaplı bir şirketten, büyük çaplı bir işten parayla ve zaferle ayrılabilirsiniz. Ayrıntılar parlak fikirler farkıyla sitemizde. Şimdiden keyifli ve bol verimli okumalar.

Kazanan şirketler olacaktır.

Şirketlerin Müşterisi Kimdir? 

Bu soru epey önemli bir soru. Zira bir kurumun müşterilerinin kimler olduğunu bilmek, bu sayede onların potansiyel ve işler olarak ne kadar güce sahip olduğunu bilmek anlamına geliyor. Bugün günümüzdeki büyük şirketler müşterilerini 3 koldan seçiyor ve onlara ürettikleri ürünün ya da hizmetin karşılıklarını veriyorlar.

Şirketlerin ilk alandaki müşterileri halktır. Teker teker bireyler. Sen, ben, o. Metrobüste karşılaştığımız yüzlerce, binlerce insan. Çarşıya, pazara çıktıklarında, evleriyle sağlıklarıyla psikolojileriyle ilgili bir sıkıntıya gark olup yardıma ihtiyaç duyduklarında direkt olarak şirket ile ilişki kurarlar.

Kapıda kaldığımızda, bizi kendi evimize para karşılığı sokan gücün adı, şirkettir. Buna kısaca çilingirler desek de uzun tanımıyla çilingirlik işletmesi ya da şirketi diyebiliriz. Eski bir söz vardır. ”Kapitalist, asılmaya giderken kendisini boğacak olan ipi satmayı düşünen kişidir.” Her şeyin satın alma ve satın alınmayla ilgili olduğu bir çağda, şirketler gücünü müşteri kitlelerinden alır. Bizim psikolojimiz yerle yeksan olduğunda bile bize ilaç satan, bize reçete sunan aslında şirketlerdir. İlaç şirketleri, özel hastaneler, muayene ücretleri, şunlar, bunlar.

Şirketlerin ikinci müşterisi devlettir. Hani devletin borçlarını sayarız ya iç borçlar dış borçlar diye. İşte o iç borçlar devletlerin özel ve birlikte çalıştığı büyük şirketlere olan borcudur. Yani devletler mi şirketler mi kazanacak sorusu kendisini bir kere daha ayan beyan cevaplar.

Üçüncü müşteri ise şirketlerdir. Şirketler, şirketlere de bir şeyler satar. Düşman olmaması şartıyla. Bu nedenle piyasa içerisinde buna kardeş şirketler de denir.

Ekonomik Krizde Yapılması Gerekenler ekonomik krizlerde devlet de şirketler de ne yapacağını bilir. Kriz genelde çoğunlukla millete vurduğu için en az zararla ayrılanlar hep şirketler olur. Öyle ki devletin kendisinden bile daha az. Hal böyle olunca ekonomik krizde yapılması gerekenleri milletten kişilerin okuması daha hayırlı olacaktır.

Yazımızın sonlarına doğru ekonomik kriz incelemesi ile devlet ve şirket karşılaştırmasının son halkasını tamamlayacağız. Umarım olabildiğince sade ve herkesin anlayabileceği şekilde ifade ettiğimiz gerçekleri herkes kavramıştır. Biz bazı siteler gibi otomatik ve bol kavramlı açıklamalardan uzak duruyoruz. Yazmış olmak için yazmaktan ziyade insanlar anlasın, hayatlarına yön versin diye uğraşıyoruz. Umarım sizlerin de takdiri ile bunu başarıyoruzdur.

Ekonomik Kriz Çeperinde Devletler ve Şirketler 

Başta sorduğumuz soruya direkt cevap verelim. Şirketler kazanacak. Kimin kazanacağını kriz zamanında kimler ayakta durursa onlar belirler. Ekonomik kriz zamanında en az zararı şirketler görür. Bunun en büyük nedeni ve dayanağı onların iç dinamiklerinin sağlam ve korunmalı olmasıdır.

Bir ekonomik kriz nasıl petrol şirketi vursun örneğin? Bunun yerine en büyük dalga, her zaman millete ve devletlere vurur. Büyük şirketler için duraklama dönemi olan şey birilerinin çöküşü ve bitişi demektir.

Hasar en az şirketlere vuruyorsa öyleyse şirketler kazanacak demektir. Bu düz mantık değil tümevarım yöntemi.

Gelecekte de bireyin yok sayılıp şirketlerin özenle parlatıldığı günler yakındır. Yeniden görüşmek üzere, bambaşka bir konuda sizi aydınlatmak üzere, şimdilik hoşça kalın!

Yorum yapın